CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü Mesajı İnsanların olaylara ilişkin doğru enformasyon alabilmelerinin en önemli aracı olan basın, demokrasilerde yasama, yürütme ve yargının yanında ‘dördüncü kuvvet’ olarak nitelendirilir. Bu nedenle, basının özgür ve bağımsız olması demokrasinin etkili bir biçimde sürdürülebilmesinin en önemli yollarından biridir. Günümüzde üzerinde kurulan baskıların altında ezilen basın mensupları her geçen gün daha fazla “oto sansür” kapanına sürüklenmektedir. Bu çerçevede, 2014 yılı gazeteciler için çok kötü geçmiştir. Yüzlerce gazeteci işten çıkarılmış ya da kurum içi baskılara direnemeyerek istifa etmek zorunda kalmıştır. Nitekim Uluslararası basın kuruluşları tarafından yayınlanan raporlar da gazetecilerin içerisinde bulunduğu sıkıntılı durumu açıkça gözler önüne sermektedir. Freedom House, geçen yıl yayınladığı basın özgürlüğüne ilişkin raporda, Türkiye'yi basının özgür olmadığı ülkeler kategorisine dahil etmiş, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ise raporlarında Türkiye'yi basın özgürlüğü sıralamasında Irak’ın ardından 154. sıraya yerleştirmiştir. Söz konusu raporda, Afganistan, Zimbabve, Çad, Filistin ve Bangladeş gibi ülkeler Türkiye’nin üzerinde yer almaktadır. AKP iktidarları döneminde adeta bir ‘Gazeteci Hapishanesi’ne çevrilen ülkemizde basının içerisinde bulunduğu durumun özeti budur. Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından hazırlanan, ‘Gazetecilerin Sorunları’ başlıklı diğer bir raporda ise ülkemizde 2014 yılı boyunca bine yakın basın emekçisinin işten çıkarıldığı, onlarcasının çeşitli nedenlerle işinden istifa etmek zorunda kaldığı belirtilmektedir. Gazeteciler, bu tip baskılarla yıldırılarak çalışamaz hale getirilmişlerdir. Öte yandan, 2015 yılı da basın camiası açısından geçen yıla göre farklı başlamamıştır. Bu yılın daha ilk günlerinde medyada yine gazeteci kıyımı yaşanmış ve çok sayıda gazetecinin işine son verilmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’de işsizlik oranlarının en yüksek olduğu mesleklerden birinin gazetecilik olduğu yadsınamaz bir gerçektir. İşadamları eliyle özel işletme mantığıyla yönetilen, sendikal güvenceden yoksun gazeteler ve televizyonlar eliyle bir ‘işsiz gazeteciler ordusu’ yaratılmıştır. Gazeteciler için düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri ve bunları yazıya dökebilecekleri bir ülke diliyorum. Bu kapsamda, yapılacak ilk iş, basın iş kolunun bir an önce sendikal güvenceye kavuşturulması olmalıdır. Sendikal güvenceden yoksun basın emekçileri adeta kaderlerine terk edilmiş durumda çalışmaya devam etmektedirler. AKP eliyle dizayn edilen medya sektörünün içerisinde bulunduğu son durum budur. Tüm bunlara rağmen basın emekçilerinin işlerini kaybetme korkusu olmadan, gazete sayfalarında düşüncelerini özgürce yarıştırabilecekleri günler çok yakında gelecektir. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle basın emekçisi arkadaşlarımın ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.