Değerli okurlarım;
Bir Türk Gencinin yüreğinden bitmeyen vatan sevgisi üzerine yazdığı "Hayat Bahşeden Can" Kompozisyonu nu sizlerle paylaşmak istedim. Yazarımız Enes Emre KARAKAŞ, İzmir Karşıyaka Cihat KORA Anadolu lisesinde öğrenci olup yazdığı bu kompozisyonla Türkiye'den 1 ncilik ödülüne layık görülmüştür. Kendisini tebrik ediyor ve bundan sonraki hayatından başarılar diliyorum. Bu yazıyı okuduğunuz zaman, vatan ve millet sevgisiyle büyütülmüş olan Türk gençliğinin damarlarından dolaşan asil kanındaki vatan sevgisine duyduğu sevgi ve özlemin ne kadar derin ve anlamlı olduğunu ve Türk milletinin, bu aziz vatanın ve şanlı bayrağımızın kimlere emanet edildiğini göreceksiniz.
YOLUNUZ AÇIK OLSUN TÜRK GENÇLİĞİ;
.......
HAYAT BAHŞEDEN CAN
Tarihin tozlu sayfalarında yaşanmış bir olayı gün ışığına çıkarıp, kendisinden destan diye bahsettiren nedir? Heyecanlı mı olması gerekir bir destanın? Belki de sürekli dillendirilecek kadar önemli olmalıdır. Hangisi doğrudur bilinmez ama Çanakkale Destanı’nı ölümsüz kılanın ne olduğu açıktır. Türk’ün hürriyet mücadelesinde Çanakkale Muharebesi’nin destana evrilmesinin hakikati, destanı yazan kalemin mürekkebinde saklıdır. Kanla yazar o kalem kurtuluşun öyküsünü. Vatan toprağının aşkıyla, gözünü kırpmadan ölüme koşan her bir Mehmetçik toprağa düştüğünde; kalemi tutan el şehidin asil kanıyla destanı yazmaya devam eder.
Kaybedilemezdi Çanakkale Savaşı. Ecdadın yaşadığı, evlatların yaşacağı yurdun boğazına, sırtlanın dişini geçirmesine müsaade edilemezdi. Vaziyet böyle olunca Türk’ün aklındaki sorular belliydi. Nasıl rahat bir nefes alacaktı memleket? Neydi garbın afakından vatana göz dikmiş vahşileri bertaraf etmenin yolu? Cevap belliydi. Ezelde hür yaşamış Türk milletini, ebediyette de hürriyete taşıyacak şey Mehmetçiğin cesareti, imanı ve azmiydi. Vatanın asil Mehmetçiğine hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı. 20 kişilik birliğiyle koca İngiliz çıkarmasına karşı koymuş Mehmet Çavuş’un cesareti lazımdı. Mermisi yüklenemediği için ateşlenemez olmuş topa, inancının gücüyle yüzlerce kilo ağırlığında mermiyi sırtında taşıyan Seyit Ali’nin imanı lazımdı. Çocukluğunu ve gençliğini cephelerde heba etmiş, 12 yaşında onbaşılık görevini onurla üstlenmiş Nezahat Onbaşı’nın azmi lazımdı yurduma. En önemlisi, hürriyet aşkına tereddüde hacet vermeden ölmeyi vazife bilmiş nice Mehmetçiğin fedakârlığı lazımdı vatanıma. Çünkü Mehmetçiğin toprağa düşmüş canında can buluyordu toprak. Ruhu arşa, şehitlik makamına yükselirken; canı vatan bildiği toprağına hayat oluyordu şehidin. Kanı toprağı suluyor, toprağın besleyeceği gelecek nesillerin mahsulünü kurutan böcekleri bir bir öldürüyordu. Kimi zaman kurşuna dizerek üstesinden geliyordu böceğin, kimi zaman süngüsünden geçirerek, kimi zamansa denize dökerek. Toprak tekrar hayat bulana ve haşerelerden temizlenene kadar, Mehmetçik kanını toprağa su; canını toprağa can diye feda etmekten vazgeçmeyecekti.
Kalemi kılıçtan bile keskin kullanan Akif, Türk ordusuna adadığı İstiklal Marşı’nda şu sözüne yer verir: “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?” Bu dize, harikulade açıklamıştır Mehmetçik olmanın asaletini. Mehmetçik olmak taarruzu görev, şehitliği hakiki vazife bilmektir. İhtiyaç duyduğu cesaret damarlarında akan kanında mevcuttur. Erdemli ve onur sahibidir Mehmetçik. Yeri gelir, yurduna göz dikmiş sırtlana dahi acır. Yaralı halde yerde çaresizce inlerken, yarasına merhem olur. İşte bu denli asil ve ahlaklıdır Mehmetçik. Akif sözlerine devam eder: “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!” Toprağa hayat olmuş şehitten bahseder Akif. Benliğinde erdemi, yüreğinde asaleti taşıyan şehitten. Şehidin vatanı uğruna feda ettiği can öyle bir candır ki, hala toprağa yaşam verir. Sıktığındaysa, toprağa düştüğü ilk günkü gücü ve asilliğiyle fışkırır.
İşte böyle yazmıştır Çanakkale Destanı’nı Türk’ün şehidi. Bedenimize güç, bayrağımıza al, toprağımızaysa can veren kanını, destana mürekkep kılmıştır. Özgürlük sevdasıyla düşman askerine korku salarken şehit düşen her Mehmetçik bu vatanın unutulmaz kahramanıdır. Canıyla hayat verdiği vatan toprağı üzerinde milleti var olduğu sürece kahraman kalmaya devam edecektir.
Ben ve benim gibi daha nice genç, fedakârlık ve cesaretleriyle kahraman olmuş şehitlerin soyundan geliyoruz. Atalarımızın yurdu hür kılmak için vazife bildiği şehitlik, bugün bizlere cumhuriyeti güçlendirmek için ilmi öğrenme ve çalışma gayesi olarak miras kalmıştır. Asil ve erdemli şehidin canından hayat bulmuş toprağın üzerinde kurulu bu cumhuriyet, bastığı yeri toprak diyerek geçmeyen, altında yatanı tanıyan biz gençlere emanet. Şehidim, yattığın yerde rahat uyu. Bu millet seni ve fedakârlıklarını ibret alan nesiller yetiştirdikçe, huzur içinde yattığın toprağın Türk’ten başkasına yâr olmayacak!
Enes Emre KARAKAŞ
Cihat KORA Anadolu Lise Öğrencisi