"İSYANIM VAR"

Sevgili okurlar ve değerli dostlarım bugünkü konum “İsyanım var” … Neden bu konuyu seçtim ve sebepleri nelerdir? Çok düşündüm. Düşünürken… Bu yaşamdaki tüm değerler üzerinden tam olarak bir fikir sahibi olmasam da, yaşam sürecim boyunca edindiğim tecrübe verilerime dayanarak sizlere sunabileceğim ve beğeneceğinizi düşündüğüm bir makale yazdım. 

Belki size garip gelecek ama ben, şu dünyada yaşarken birçok şeye isyan eder oldum. Bilmiyorum yaşamın yani hayatın bana gösterdiği sebepler den mi,  yoksa ben mi abartarak bazı konularda isyankâr mı davranıyorum onu tam olarak çözemedim... “Neden İsyanım var?” soruma cevap ararken size şu hatırlatmayı uygun görerek cevap veriyorum. “İnsanı insan yapan değerlerin ve asgari şartların bile ortadan kalkmaya başladığını görüyorum”…

UZAKTA BAKANLAR!

Öyle ki, aklına çok güvenen ancak, gönlünü kötü fenalıklardan arındırmayan insanlar yaşıyor aramızda… Üç kuruşluk menfaatleri için, kardeşine sırtını dönenler, anne ve babasını görmemezlikten gelenler, eş ve akrabalık bağlarından uzak duranlar, sorumluluk taşımayıp, kendini farklı yollarda görenler, çeşitli bahanelere sığınıp evindeki çoluk çocuğunu ele muhtaç edip çalışmayanlar, vurdumduymazlık içinde olup yanındaki eşini dostunu görmeyenlerin sayısı gittikçe artıyor.

NEDİR BU ÇELİŞKİ?

Bir toplumda veya bir ailede bireysel hırs, çok kazanma arzusu, makam, rüşvet, kin, haset, yalan vefasızlık, kıskançlık, şiddet, hırsızlık, fuhuş, tahammülsüzlük, saygısızlık,  sevgisizlik vb birçok nedenlerin var olduğu sürece o toplum ve ailenin yaşam tarzında he zaman bir çelişki var demektir… İstisnai durumlar ve ahlaki değerlerin yüksek olduğu aileler ve toplumlar, tamamen bunun dışında bırakırsak… Yitirilen “ben “ bilinci yerini egoizme terk etmiş.  Aşkın en ulvi duygularını tüketen, küçük bir nesille yüz yüze bırakılmış. Sokak ve caddelerde ümidini yitirmiş binlerce, on binlerce avare insanlarla dolmuş bir yaşamla karşı karşıyayız.

GİDİŞATIMIZ BENI HİÇ TATMİN ETMİYOR.

Bu gidişat yaşadığımız toplumun ahlaki çözülüşüne doğru gidiyoruz. Bu da beni isyana teşvik ediyor. Her şeyden önce bir insan olarak, bu çözülüş karşısında düşünüyor, hüzünleniyor, öfkeleniyor ve isyan ediyorum. Bazen susmanın konuşmaktan daha çekici bir yanın olduğunu düşünerek sessizliğe bürünüyor, bazen de, isyan kışkırtıcılığına teslim olup, isyankâr bir tavırla kendimle çelişiyorum. Elimde de değil. Ben bir insanım, bazı önemli değerler taşıyorum, onların toplum nezdinden ve aile safından yok olmasına müsaade edemiyorum… Yapım bu, bunu değiştiremiyorum.

NELER OLUYOR BİZE?

Biliyorum sizlerde benim gibi içim içim yitirilen değerlerimize isyan ediyorsunuz. Çok güvendiğiniz, önünde el pençe durup hizmet ettiğiniz, söylediklerinin arkasında durup sözlerinden çıkmadığınız insanlara, en değerli ve sizi ileri de en iyi temsil edeceğiniz evlatlarınızı teslim ediyorsunuz.  Ve onları geleceğe nasıl güzel hazırlayacağım diye düşünerek istisnalar hariç, hacılıktan, hocalıktan, dincilikten nasibini almamış nefsinin esiri olmuş kişiler karşımıza çıkıyorlar. İnsanlıktan nasibini almamış, nefislerine teslim olmuş bu densizlerin o çocuklara ve ailelerine verdiği zararları, düşünmek istemiyorum. İsyanım tavan ediyor. Düşünün o çocukların psikolojik ve yaşamsal alanlarda gördüğü zararları gerisini sizin düşüncelerinize bırakıyorum. Biliyorum. Benim isyanıma, karşı duruşuma hak veriyorsunuz. Ondan hiç şüphem yok. Ama şu var ki, bizi biz yapan değerlerimizi gözetmeden, bu tür insanlara meyil ve haddinden fazla değer veriyoruz. Suçlu onlar değil, onlara inanıp, geleceğimiz olan çocuklarımızı onların hizmetine sunan bizleriz… Yapmayalım, sonunda keşkeklerimizle isyan etmeyelim. Toplumda bir yara, aile içinde çıkılmaz bir gaflete düşmeyelim.

İSYANIMIZI KABARTAN DUYGULAR…

Bakın isyanımızın haykırdığı önemli değerlerden bir kaçı, aşkın isyanı, hedonistliğe(Hazcılığa); namusun isyanı, fuhuş yata;  bilginin isyanı, cehalete; onurun isyanı eğilmeye; azmin isyanı, tembelliğe; dostluğun isyanı, kalleşliğe; vefanın isyanı, nankörlüğe; sevdanın isyanı, ihanete; bunlara benzer birçok isyanımızı yazabilirim. Ve yazamadıklarımı da sizler düşünebilirsiniz.

Özgürlük ve bağımsızlık ruhumuzda her yürek biraz asidir. Ne olduğunu, niçin yaşadığını sorgulayarak anlamak ister. Çünkü sorgulanmadan yaşanan bir hayat, yaşamaya değmeyen bir hayattır.

SORUMLULUK TAŞIMAYAN İNSAN…

Soylu bir insan her zaman şunu bilmeli; “Bir insanda daimi uyanıklık yok sa, her şeyin temelinde çapraşık tutkularla kıvranarak değerli ve değersiz her şeyi yaratan bir kudret, hiddetle bir kudreti yaratıyorsa, her şeyin altında doyurulmamış sonsuz bir terk edilmiştik, duygularıyla uyanıyorsa, yaşam, bu tür insanlar için umutsuzluktan başka bir şey değildir!...

Diğer bir taraftan insanlığı birleştiren kutsal bir bağ yok sa, bir kuşak orman da ki yapraklar gibi, diğerinin ardından ortaya çıkıyorsa, kuşların şarkıları gibi diğerinin yerini alıyorsa, insan ırkı dünyadan denize açılan bir gemi, çölde esen bir rüzgâr gibi geçiyorsa, daimi bir kayıtsızlık avının ardından durmaksızın ve arzu ile iz sürüyorsa ve hiçbir güç avını çenesinden almaya yetmiyorsa, ne boş ve kasvetli bir yaşamdır bu!…  İşte benim isyanım, amacı geleceğine hayat sağlamayan ve boş hayaller peşinden sürüklenen insanadır.

Boş yaşamanın, boşa düşmenin insanoğluna verdiği kar ve zarar noktasında acaba terazinin iki kefesinden hangisi ağır basar. Toplum bunu her zaman tartar ve karar verici olarak ortaya çıkar.

Burhan KAYA.

14.09.2020

Çiğli Güncel  

Lütfen yorum yapınız. Mail adresiniz görünmeyecektir. * alanlar gereklidir.


Henüz yorum yazılmamış.

PİYASA VERİLERİ

    Alış
    32.4551
    Satış
    32.5136
    Alış
    34.6559
    Satış
    34.7183
    Alış
    40.4148
    Satış
    40.6256

HAVA DURUMU

IZMIR HAVA DURUMU