Çocuk kalbi Çocuk kalbi gül gibidir… Cennet bahçelerinin süsüdür. Orada küfür yoktur, kin yoktur, haset yoktur, tuğyan yoktur. Gören göz için orada büyük bir hazine vardır; inciler, mercanlar, yakutlar, pırlantalar saklıdır. Mest eden rayihalar, göz kamaştıran güzellikler, hayret uyandıran bilgelikler bahşedilmiştir o latif kalbe. Çocuk kalbi gökyüzü gibidir… Direksizdir, çatısı, tabanı yoktur; gündüz dünyaya hayat veren güneş gibi ışığını saçar; gece ay olup yol gösterir, yıldızlarıyla neşe kaynağıdır bir yanıp bir söner durmadan. Bulutlarla yağmur olur iner toprağa, bereket olur şenlendirir sofralarımızı. Çocuk kalbi toprak gibidir… Bir çekirdek düşer bağrına koca çınar olur, gölgesi altında duranı serinletir. Biz onu tahrip ederiz o durmadan tamir eder. O Âdem’in ilk sözüdür, varlık âleminin süsüdür, kelimeleri can taşır, İsa gibi konuşur. Can kulağıyla dinler, İsmail gibi teslim olur. Babalar kanlı ellerini yıkar onun türabıyla. Kınalı kuzu gibi kurban olunur ana kucağında, hicranı can yakar, gözyaşı sel olur akar. Çocuk kalbi su gibidir… Akar, akar, durmadan akar. Biz onu kirlettikçe o bizi temizler usanmadan. Bizim dilimiz ateş gibidir, onun kalbi su gibi. Biz yakar geçeriz, o söndürür, serinletir, hayat verir. Biz günah olur leke çalarız yakasına, o tövbe olur mahcubiyetimizi hatırlar bize. Bizim dilimiz ateş gibi, onun kalbi su gibi… Onun kalbi yüzüne yansımış melek gibidir. Güler güler yüzünde güller açar, Peygamber çiçeği gibi… Çocuk kalbi dua gibidir… Eritir günahlarımızı. Çocuk olan evde gıybet olmaz, sorularıyla köşeye sıkıştırır anneleri babaları. Beni kim yarattı? Niye yarattı? Şeytan kimdir? Allah’ı görebilir miyim? Ölünce nereye gidiyoruz? Filozofları lal eden sorularla herkesi şaşırtır, biz ise anlamış gibi yaparız, ağzımızda geveleriz cevapları, geçiştiririz. Bizim uyanıkken dahi uyuyan kalbimiz onun uyurken de diri olan kalbine sıcaklık taşıyamıyor ne yazık ki. Dua onun kalbinde, gözlerinde, kelimelerinde… Ah çocuk, sen ne güzel duasın… Çocuk kalbi rüya gibidir… Meleklerin yastığına koyarlar başlarını, öylece uyurlar. Atlas şiltelerle kaplanmış döşeklerde dinlenir narin bedenleri. Yusuf’un rüyası, kuyuda aydınlık saçan kandil olur Yusufcuklara… Mısıra vezir olmak ne ki, onlar dünyanın veziridirler, hiç bilmediğimiz yönden yönetirler bizi. Adalet onlarda, sevgi onlarda, barış onlarda, tevazu onlarda, ahlak onlarda, umut onlarda… Onlar rüya gibidir, hakikati gösterirler görmek isteyenlere… Çocuk kalbi kitap gibidir… Allah süslemiştir dillerini. Sayfalar dolusu okuruz, yine de tam olarak kavrayamayız derinliklerini. Musa gibi küçük bir sandalla Nil’in derinliğinde yüzerler, İsa gibi kelime olur gösterirler mucizelerini. Dünyayı değiştirecek sözler saklıdır kalplerinde, harfler bu yüzden doğum sancısı yaşar dillerinde. Aşk orada yazılıdır, güzellik orada resmedilmiştir, hakikat orada gizlenmiştir… Vedat Aydın