Beynimiz Mahsur Mu Kaldı?

  • 09.Temmuz.2016
  • 1324 Okunma
  • 0 yorum

Kendi kendimize sorarız bazen;insanlar neden televizyon,gazete,dergi veya medya kollarından birisinin sahibi olmak iste?Hep verdiğimiz cevap ; “para kazanmak için. “ dir. Yada “İnsanları bilgilendirmek içindir” şeklindedir. Medya patronları elbette para kazanırlar.Bunun için çok fazla çalışırlar.Ancak hiçbir medya organı para kazanmak için kurulmaz.Hepsinin tek bir amacı vardır.O da beynimizi istedikleri noktaya taşıyarak onların istediği gibi düşünmemizi sağlamaktır.Para kazanmak bu işin sadece ufak bir yönüdür. Şöyle iç dünyamıza dönerek ve gözlerimizi kapatarak biraz düşünecek olursak;her televizyonun bir hedef kitle oluşturmak için uğraştığını görürüz.Her haber programı bizi bir yöne kanalize etmek için kurgulanır.Haberler verilirken yorumsuz verilen hiçbir haber yoktur.Bir televizyon kanalında izlediğimiz bir haberi başka bir televizyon kanalında çok farklı bir formatta izleriz. Bir televizyon kanalını merkeze alarak düşünürsek; dizilerinin tamamı genelde aynı konuyu işler.Mesela evlilik programları yapan televizyon kanallarının hemen hemen hepsinde , mutlaka çarpık ilişkiler üzerine kurulu diziler izleriz.Aile içinde bir birini kandırmaya çalışan kardeşler,baldızını yoldan çıkarmaya çalışan enişteler,yengesine aşık olanlar veya eşinin kocasına aşık olan gelinler…. Ve benzeri sahneler tüm dizilerde vardır.Hiç düşünüyor muyuz;aynı formatta çalışan bu televizyonların tüm programları neden ahlaksızlık üzerine kurulu konuları işlemektedir? Kurulan medya organının amacı devleti kutsamaksa buna uygun programlar yapılır ve diziler oynatılır.Hep kahramanlık dizileri yapılır bu tür kurumlarda.Yenilmeyen,hep başarılı olan,başkalarına hep kafa tutan kurum ve kuruluşlar bu medya organlarının en belirgin özellikleridir.Sporda,sanatta,savaşta, veya her hangi bir konuda yapılan diziler mutlaka istedikleri şekilde başarıyla sonuçlanır.Bunu diğer ülkeler için de rahat bir şekilde söyleye biliriz.007,Raki,Rambo ve benzeri sinema filmleri boşuna çekilmiş filmler değildirler.Biz sinemada bir film seyrettiğimizi düşünürken,aslında bilmeden,birilerinin kurguladığı ve durmamızı istediği noktaya götürmek için çalıştığı yere gitmiş oluruz.Çoğu zaman bunun farkında bile olmayız. Hemen hemen hepimizin vaz geçmediği ve bizi çeken bir dizisi vardır.O diziyi şöyle birkaç dakika hatırlayarak düşünecek olursak bizi cezbeden noktasının neresi olduğunu çoğu zaman bulamayız.Bir anda duygularımıza veya yaşantımıza uygun gelmiştir.Bizde oradan hareketle izlemeye başlamışızdır.Ama dizi daha sonra çok farklı noktalara gitmesine ve bizim başladığımız noktadan çok uzaklaşmasına rağmen izlemeye devam ederiz.Çünkü bizi istedikleri noktaya sürükleyerek götürmekte ve bizde buna ses çıkarmamaktayız.Meşhur bir deney vardır.Tencereyi ateşin üzerine koyup ısıttıktan sonra içine bir kurbağa atınca hemen sıçrayarak kaçar.Ama tencereyi soğuk suyla doldurup içine kurbağayı koyarak ısıtmaya başlarsak;su yavaş yavaş ısındığı için kurbağanın hoşuna gider.Zamanla kasları gevşediğinden suyun kaynamaya başlamasına yakın kurbağa kaçmak ister ama kaçmaz.İşte bunu gibi bizi önce duygularımızdan yakalayarak diziyi izlemeye başlamamızı sağlarlar.Ondan sonra da kaçma fırsatımız olmaz.Seksenli yıllarda,televizyonların yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde Bir oğlan,kızın omuzuna elini atsa her kes ya yüzünü çevirir yada başka kanala geçilirdi.Ama şimdi yatak sahnelerini bile ailece ve çoluk çocuğumuzla birlikte izlemekte;çoğu zaman keyif bile almaktayız. Tartışma programlarına bakarsak ve dikkat edersek genelde iki farklı guruptan insanın tartıştığını görürüz.Ama daha dikkatli bakarsak bu iki farklı düşünce yapısında olan insanların aynı kişiler olduğunu da görürüz.Neden farklı insanlar çıkarmıyorlar diye düşündüğümüzde doğru sonucu yakalarız.Gerçekten neden başka insanları çıkarmıyorlar?Hep aynı simalar televizyonda boy gösterirler?Ülkede başka düşünen insanlar yok mudur acaba?Daha farklı düşünceler ileri süre bilecek yetkinlikte ve bilgi birikiminde olan sadece bu insanlar mıdır?Aslında o insanlar dışarıda sarmaş dolaştırlar.Ama program gereği karşıt gibi dururlar.Fikir beyan etmek yerine bir birlerine saldırırlar.Bir tarafı tutan bizlerinde havasını almış ourlar. Daha önceden insanlar belli ideolojik guruplara ayrılır ve ona göre kendilerini konumlandırırlardı.Günümüze baktığımızda bu konumlanma sanki varmış gibi duruyor.Ama işin aslına bakarsak bu konumlanmanın çoktan yok olduğunu veya içinin boşaltılarak boş bir çuval gibi kenarda durduğunu görürüz. Ülkemizdeki guruplara bakacak olursak :Müslümanlar (bunlarda içlerinde belli guruplara ayrılıyorlar ),liberaller,sosyal demokratlar(içlerinde farklı guruplar var),sosyalistler(Çok farklı bir yelpazeye sahipler.Hatta milliyetçi sosyalşistler bile var.),milliyyetçiler … gibi guruplara ayrıldığını,hepsinin temelde düşünce yapılarının farklı olduğunu biliyoruz.Ama bu gün baktığımızda hepsi tek bir sistemde birleşiyorlar.Bazı farklılıklar olsa da birleştikleri sistemin adı:Demokrasi! Peki nasıl oldu da bu kadar farklı pencerelerden bakan insanlar aynı noktada birleştiler?Bunun sihirli formülü nedir acaba?Sosyalist ile Milliletçi ve liberal düşünce yapısında olanların hepsi nasıl oldu da demokrasi denilen sistemi ister oldular?Ama bir birleri ile kavga etmekten de geri durmuyorlar.

Çiğli Güncel  

EDITOR
Profili

Lütfen yorum yapınız. Mail adresiniz görünmeyecektir. * alanlar gereklidir.


Henüz yorum yazılmamış.

PİYASA VERİLERİ

    Alış
    32.4742
    Satış
    32.5327
    Alış
    34.7084
    Satış
    34.7710
    Alış
    40.3078
    Satış
    40.5180

HAVA DURUMU

IZMIR HAVA DURUMU