SİYONİSTLER NE İSTİYOR 2 ?

  • 21.Mayıs.2018
  • 31551 Okunma
  • 0 yorum

 SİYONİSTLER NE İSTİYOR 2 ?

       Masonluk teşkilatının kuruluşu Tapınak Şövalyelerine götürülse de aslında Yahudilerin  ikinci sürülüşlerinde kurulduğu inancı bende hakimdir.Yaptığım okumalardan bunu anlamaktayım.Önemli olan ne zaman ve nasıl kurulduğu değil,ne işler yaptığıdır.

     Masonluk teşkilatının etkin olduğu dönemin başlangıcı orta çağdır.Özellikle Avrupa’da çok etkin rol almaya başlamıştır.Bu teşkilatın temel özelliği devletlerin ekonomisini ele geçirmek ve toplumun dokusuyla oynayarak istedikleri şekilde yaşamalarını sağlamaktır.Roşild ailesi Masonluk teşkilatının tepe noktasında yer almaktadır.Bir şekilde İngiliz Kraliyet ailesinin danışmanlığını üstlenmişlerdir.Aynı dönemlerde Fransız devletinde de çok etkin rol almaya başlamışlardır.İngilizleri Fransızlara karşı,Fransızları da İngilizlere karşı savaştırmak için bir çok oyun tezgahlamış ve sonunda bu iki ülkenin savaşmasını başarmışlardır.Savaş sonunda iki ülkede zayıf duruma düşmüş ve Roşild ailesinin yardımına muhtaç hale gelmişlerdir.Bunun sonucunda İngiliz Sterlini ve Fransız Frangı Roşild ailesinin yardımına karşılık Roşildlere verilmiştir.Yani Sterlin ve Frang İngiliz ve Fransızların değil Roşild  ailesinindir.Tıpkı Amerikan dolarının İlumminati’nin merkezini oluşturan on altı ailenin olduğu gibi.Bizim Merkez bankasının bastırdığı Türk lirasının üzerinde “TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI “ ibaresi vardır.Yani Türk lirası merkez bankası tarafından basılmakta ama ona ait olmadığı üzerindeki yazıdan anlaşılmaktadır.Rivayet odur ki Türk lirasının yüzde elli biri Türkiye Cumhuriyeti devletine aittir ama yüzde kırk dokuzunun kime ait olduğu bilinmemektedir.

      Masonluk teşkilatı bir ülkeye girmek istediği zaman önce o ülkenin ekonomisini ele geçirmeye çalışır.Onun için de o ülkede kendisiyle iş birliği yapacak ve masonluk ilkelerinden vaz geçmeyecek insanları seçer.Yani para karşılığı kendilerine destek veren insanları seçer. Bu insanlara verdiği destekle ülke ekonomisinde söz sahibi olur.Bir ülkede aniden zengin olanların kahir ekseriyeti masonluk teşkilatının verdiği  sermaye ile öne çıkanlardır.

      Ekonomisi ele geçen ülkenin medyası ve devşirme aydınları da ele geçti mi artık o ülkede yapamayacakları hiçbir etkinlik yoktur.1970 li yıllarda kuyruk ve kıtlıkların tek sebebi bu örgüt ve bağlılarıdır.Anarşinin hortlaması,okuyan ve araştıran insanların birden bire sokağa dökülmeleri ve okuma/araştırmayı bırakmaları,sloganik ideolojinin öne çıkmasının temelinin tamamı bunlara dayanmaktadır.Solun çok övündüğü altmış sekiz kuşağı bence solun kırılma noktası ve gerileme başlangıcıdır.Altmış sekize kadar okuyan,araştıran,ideolojik duruşu olan ve bu duruştan hiçbir şekilde vaz geçmeyen gençliğin yerine sokaklara dökülen,okuma ve araştırmayı bırakıp sloganik solu hortlatan bir gençlik gelmiştir.Bunu temelinde ise masonik hareketin hiçbir şekilde okuyup araştıran gençliğe tahammül etmemesidir.

      Seksen ihtilalinden sonra İslami kesim çok iyi bir şekilde toparlanmış ve okuma/araştırma faaliyetlerini geliştirmiştir.Ancak iki bin yılından sonra çok daha farklı bir İslami gençlik gelişti.Okumadan ahkam kesen,araştırmayan ve inandığı ilkeleri yaşamayan bir gençliğin gide bileceği hiçbir yer yoktur ve öyle de oldu.Araştıran,inceleyen ve okuyan İslami gençliğin yerine çok konuşan ama hiçbir icraatı olmayan bir gençlik geldi.Uyuşturucu batağının temelini oluşturan moda,müzik,spor gibi temel etkenler onların da olmazsa olmazı oldu (Bir insan mutlaka spor yapmalıdır.Ama bir insanın takım tutması ve bunu hayatının bir parçası haline getirmesi uyuşturulmuş insan modelinin bir başka versiyonudur bence.) Artık okumayan,araştırmayan ama modayı takip eden,müziği  ve  takım tutmayı hayatının temeline koyan fakat çok konuşan bir İslami kesim oluştu.Bu da İslami kesimin bitişi anlamına gelir ki zaten Masonların istediği budur.Okuduğunu anlayıp yorumlamak yerine yaşadığını inanç zanneden acayip bir toplum haline geldi.

      Dikkat edilirse ülkemizde insanlar kendi ideolojilerini veya düşüncelerini oluşturan temel dinamikleri bilmemektedirler.Solcudur ama manifestoyu bilmez.Ülkücüdür ama dokuz ışığı sayamaz.Müslümandır ama Kuran ve Hadisten habersizdir.Böyle olunca da kin ve nefret üzerine kurulu bir ideolojik ve düşünce örgüsü ortaya çıkar.Bunun sonucunda da toplumun gelişmesi yerine daha çok bölünüp parçalanmasına,kin ve nefretin diğer tüm güzel duyguların yerini almasına sebep olur ki bu da çöküşün temel göstergesidir.Dikkat edilirse siyasetimiz de kin ve nefret duygularını temel alan bir anlayışın üzerine kurulmuştur.

     Önemli olan  devletlerin yok olması değildir.Önemli olan devletlerin içindeki insanların bir birlerine karşı olan sevgi,saygı,hoş görü,adalet,dürüstlük ve benzeri güzel duyguların gelişip tüm toplum katmanlarına yayılmasıdır.

EDITOR
Profili

Lütfen yorum yapınız. Mail adresiniz görünmeyecektir. * alanlar gereklidir.


Henüz yorum yazılmamış.

PİYASA VERİLERİ

    Alış
    32.2448
    Satış
    32.3029
    Alış
    35.1355
    Satış
    35.1988
    Alış
    41.0070
    Satış
    41.2208

HAVA DURUMU

IZMIR HAVA DURUMU